1 Mayıs 2008

Bir Röportaj

Melike İlgün'ün, yakın zaman tecavüz haberleri üzerine Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Arus Yumul'la yaptığı bir röportaj aşağıda.
Konu ele alınırken, Türkiye'nin politik durumu da gözönünde tutulmaya çalışılmış ve tecavüz suçu ile muhafazakarlık arasındaki bağlantı sorgulanmış.

Son bir hafta içinde gazete manşetlerine düşen haberlere bakın....
94 yaşındaki kadına tecavüze yeltenen 20 yaşındaki gençler, 14 yaşındaki kıza tecavüz etmekle suçlanan 78 yaşındaki bir İslamcı yazar, üç eşli yaşamı savunmak için “Tek eş mümkün olsaydı umumhaneler olmazdı” diyen İslamcı bir iş adamı, ilköğretim okuluna giden iki kız çocuğuna yapılan lezbiyen taciz…
Peki ne oluyor Türkiye’ye? Çivisi mı çıktı, yoksa o çivi hep mi çıkıktı? Cinsel suçlar arttı mı, yoksa taciz, tecavüz, ensest hep vardı da su yüzüne mi çıktı?Muhafazakar bir toplum muyuz, yoksa muhafazakar-mış gibi mi yapıyoruz? Tüm bu soruları, Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof Dr. Arus Yumul'a sorduk...Melike İLGÜN/GAZETEPORTFotoğraflar: Begüm KART
Türkiye’de tecavüz, taciz, cinsel suç haberlerini çok sık duyar, çok sık okur olduk. Cinsel suçlarda artış mı var, yoksa insanlar şikayetçi olmaktan utanmamaya başladığından mı artış var gibi geliyor bize?
Görünürde bir artış olduğu meydanda. Fakat ne orandadır bunu söylemeye imkan yok. Çünkü eskiye ait bir veri yok elimizde. Ama ben inanıyorum ki cinsel suçların çok büyük bir kısmı kayıt altına alınmıyor. Yani tacize uğramış bir kadın bunu açıklamaktan utanıyor, çocuklar ifade edemiyor, ifade etse aileler örtpas ediyor.Ama şunu da unutmamak lazım bu hep vardı. Eskiden yoktu şimdi arttı demek doğru değil.
Bu toplum eskiye oranla daha muhafazakarlaşırken ya da toplumun muhafazakar kesimi eskiye oranla daha baskın iken, AKP gibi bir parti yüzde 47 ile iktidarda iken cinsel suçlar da görünürlüğün artması da garip değil mi?
Hayır bakın bu toplum hep muhafazakar bir toplum oldu. Özellikle cinsel konular sözkonusu olduğunda en modern görünen insanlar bile oldukça tutucu ve muhafazakarlardır. İslamcı diye adlandırılan bir partinin yönetimde olması ülkeyi daha muhafazakar kılmadı. Bu toplum her zaman muhafazakardı. Bu toplumun özelliği görünürde modern olmaktır. Modern değerleri benimsemeyi içeren bir modernlik değildir, muhafazakar bir modernliktir bu toplumun kabul ettiği…
Yani artışın nedenini şu anda iktidara bağlamak doğru değil, öyle mi?
Hayır hiç değil. Yani muhafazakar bir toplumdur burası ve bu muhafazakarlık cinsellik sözkonusu olduğunda tepeye çıkar. Hep böyle olmuştur. Kanunlarımızda da böyledir. Çok uzun yıllar kadına yapılan tecavüz ve taciz aileye ve kamu düzenine karşı yapılan bir suç gibi algılandı, kadının kendisine bir suç olarak algılanmadı, kadın aile reisine yani erkeğe emanet edildi, devlete değil…Namus cinayetleri ağır tahrik indirimine uğradı. Onun için bu konularda muhafazakarlığın ötesinde bir toplumuz.
Muhafazakar bir ülkeyiz diyoruz ama internette en çok porno sitelere giren ülkeler sıralamasında başı çekiyoruz. Dahası Türkiye’de muhafazakarlığın kalesi olarak bilinen şehirler en çok en şişme kadının, cinsel oyuncakların satıldığı şehirler. Muhafazakarız deyip de muhafazakar-mış gibi mi yapıyoruz yani?
Söylediğiniz ile yaptığınız birbirine uymuyor. Bir taraftan muhafazakarmış gibi yapıyorsunuz, namusa çok düşkünsünüz öteki taraftan erkekliği öyle bir vurguluyorsunuz ki.
Bir de şöyle bir durum var. Muhafazakarsak gerçekten neden Seda Sayan gibi muhafazakar olarak nitelenemeyecek bir isim bu kadar çok izleniyor, en güvenilir ünlü seçiliyor? Bu çok çelişkili bir durum değil mi?
Kendimize muhafazakarız, başka insanlara muhafazakar değiliz. Yani Pippa Bacca’yı öldüren adamın kadının ölüm haberini televizyonda izlediğinde “AB’ye rezil olduk” demesi gibi bir söylem var bu ülkede. Kendimiz muhafazakarız, bu değerlere sahibiz, bu değerleri başkalarına göstermek istiyoruz ama konu başkaları olduğunda muhafazakarlık tamamen ortadan kalkıyor. Yani şöyle bir durum var, benim ailemin namusu korunsun, benim kızımın çocuğumun namusu korunsun. Ama dışarıdakine ötekine uygulanan bir standart değil bu.
Bir de bunun yanında hiç konuşulmamış aile içi ensest, taciz gibi şeyler var. Tüm bunlar konuşulmadığı sürece kendimizi muhafazakar olarak konumlandırabiliyoruz. Çünkü bu toplumda insanlar suçluluk duymuyorlar yaptıkları şeyden dolayı, utanç duyuyorlar. Utancın üstesinden gelmek de yaptığı kabahati saklamak. Ama suçluluk duyduğun zaman pişman olursunuz. Suçluluk ile utanç arasındaki fark bu!
Bu yani inkar etmek gibi birşey, değil mi?
Saklıyarak yokmuş gibi davranıyoruz ve kendimizi muhafazakar olarak konumlamaya devam edebiliyoruz. Ama bu yeni birşey değil, yeni bir şey değil bu! Hep vardı, ikiyüzlülük, çiftestandart! Utanç duymamak için, yani başkasından utanmamak için.
Yani mesela bir çocuğa tecavüz eden bir insan bundan suçluluk duymuyor, ancak duyulursa utanıyor. Önemli olan başka insanların gözünde şerefli olmak! Halbuki kendi vicdanında olsaydı o zaman suçluluk duyardı. Bu yok. Gizli kaldığı sürece sorun olmuyor böyle şeyler ülkemizde.
Ama televizyonlara baktığımızda işin bir de başka yönü var. Kurban yönü… Kadın programlarında kurbanlar başına gelenleri sürekli itiraf halinde, hem de gayet rahat, hatta neredeyse övünürcesine…
Bu yaşanan toplum itiraf toplumu. Bu sadece Türkiye’de varolan bir durum değil, dünyada da karşımıza çıkan birşey. Yani acılarımızı, çektiklerimizi, kabahatlerimizi kamu alanında itiraf etmek dünyada da var olan bir durum.
Neden itiraf ediyor dünya?
Eskiden insanlar Tanrı’ya oynuyor, kendilerini Tanrı’ya beğendirmeye çalışıyorlardı. Bugün insanlar birbirlerine oynuyorlar. Yani karşılarındaki insanlardan onay almak istiyorlar. Bu da yani hazzın diğer kaynaklarını tüketen insanların birbirlerini haz kaynağı haline getirmesi durumu.İnsanlar zevk alıyor başka insanların itiraflarını izlemekten.
Bunun bir sonraki adımı ne peki? Ne olacak itiraf ettikten sonra toplumda?
Bu acılar paylaşıldığı zaman daha hafiflediğini söyler psikologlar. Bunu yaşayan sadece ben değilmişim, başkaları da yaşamış bilgisi gibi belki biraz normal bir insan olduğunu hissetmesine yarayabilir.
Bir de mesela son olay var. Hüseyin Üzmez gibi bir kesim tarafından rol model olarak benimsenen bir insanın 14 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz etmekle suçlanması onu model olanları nasıl etkiler?
Başkasına muhafazakar, başkasının davranışlarını değerlendirirken yargılayıcı ama iş kendisine geldiği zaman türlü standartlardan azade yaşayan insanlarla karşı karşıya kalıyoruz. Böyle!
Cinsellik her zaman en ayıp şeydi. Her türlü ahlaksızlığı yapabilirsiniz ama namusumuza söz gelmesin. Namusu cinsellikle bağdaştıran, onu da bir tabu haline getiren ve sonunda da bu tip patlamalar yaşayan bir toplumuz. Sürekli bastırıp, sonra da cinsel tacize göz yuman, duymamayı, konuşmamayı öğreten…Öyle bir erkeklik duygusu var ki, erkeklik demek kadına sahip olmak, fethetmek demek…Erkekliğine kadına sahip olmakla hatta cinsel tacizle sağlayan, bunu erkeklik olarak gören, ama görünür kılınca da ayıplayan bir toplumla karşı karşıyayız.
Muhafazakarlık ne peki, ne anlamalıyız muhafazakarlık derken?
En genel tanımıyla varolanı korumaya çalışmak, kıyafette olabilir, toplumda olabilir, geleneklerde olabilir…Bu toplumun muhafazakarlaşması evet görünürlüğünün artması şeklinde var. O da cinsel tezahürlerinin görünürlüğünün artması şeklinde.
Ama önce şunları sorulamak lazım, bu toplum yıllarca namus cinayetlerine kurban giden kızlar için ne yaptı? Ayağa kalktı mı bu toplum, onları korumak adına bir şey yaptı mı? Töredir gelenektir diye sanki töre ve gelenek dediğimiz şeyler insane ilişkilerinin dışında kendi başlarına varolan şeylermiş gibi değiştirilemez şeylermiş gibi kabul etti ve ceza indirimi uyguladı. Böyle bir cinayetle hapse giren insanlar da kahraman olarak karşılandı.
Yaptığımız şeyin doğru olmadığını siz de ben de biliyoruz ama bunla yüzleşmeye halimiz yok.
Tekbir Giyim’in sahibinin sözlerine ne demeli? Siz üç eşi olan ve parasını tesettür kıyafetlerinden kazanan bir adamın kendini savunmak için “Tek eş mümkün olsaydı umumhaneler mümkün olmazdı” demesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu tamamen kadını cinsel obje olarak gören bir yaklaşımdır.
Cinsel objenin de ötesinde bu ama, çünkü bir tane cinsel objeyle de yetinmiyor. Daha çok istiyor.
Bunu kabul eden kadınlarda da bir sorun var diye düşünüyorum. Ama poligami bu ülkede dün çıkmadı. Kumalık var, imam nikahı ile ikinci üçüncü eşler her zaman var.
Peki cinsel tacizde, tecavüzde sıklıkla çocukların seçilmesi neden, yaşlı kadınların seçilmesi neden? Hastalık mı, hastalıksa hasta olan bu kadar çok mu?
Çocuklar ifade edemezler, onların anlattıklarına inanılmaz diye bir inanç var, bu da çocukları kolay hedef haline getirir. Yaşlılar için ise yaşlıdır, hayal görmüştür falan denilebilir diye düşünülebilir. Bir de tabi güç ilişkisi var, yaşlı kadın ne kadar karşı koyabilir ki..Bunlar kolay hedeflerdir, kolay avlardır. O yüzden daha kolay olana yönelinir.
Ne yapmalı peki? Okullarda dersler mi verilmeli, kampanyalar mı düzenlemeli, ne yapmalı?
Tacizin en kötü suçlardan biri olduğunu bu toplumda yaygınlaştırmak gerekiyor. Yani tacize uğrayanı suçlayan, tecavüze uğrayanı suçlayan hakimler gördük biz bu toplumda. Bu zihniyetin değişmesi gerekiyor.
O kadar çapraşık ki tecavüzden hapse düşeni linç etmeye kalkan insanlar var…Ama tecavüz durmadan artıyor bu ülkede…Çocuklarını çok seven bir toplumuz, ama o çocuklar sürekli cinsel tacize uğruyorlar…Bunu soruşturmayan bir toplumuz biz. Burada bir toplumsal vicdani harekete geçirme taktiğini hiç görmüyorum ben.
Bütün o cinsel şakalar, bütün o erkek dili, orada herhangi bir kadına kızdığı zaman ilk söylediği şeyin orospu olmasını sorgulamak gerekiyor. Nasıl bir iktidar bu, nasıl ele geçirmiş bu dil gündelik dili ve nasıl sorgulanmıyor. Sorgulanmadıkça da meşrulaşıyor. Yapılacak çok şey var aslında ama niyet gerekiyor.

Gazeteport

Hiç yorum yok: