12 Temmuz 2013

Yurtta tecavüz davasının duruşmasında gerginlik

Midyat'ta öğrenci yurdunda 14 yaşındaki erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen yurt görevlisi H.K.'nın yargılanmasına devam edildi. Duruşması sırasında adliye önünde toplanan sivil toplum örgütleri ile polis arasında kısa gerginlik yaşandı.
Yurtta tecavüz davasının duruşmasında gerginlik

11/07/2013 21:13

MİDYAT - Midyat'ta geçen mart ayında bir erkek öğrenci yurdunda Lise 9'uncu sınıf öğrencisi C.A.'ya tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanan ve 'nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle çocuğun zincirleme olarak nitelikli cinsel istismarına teşebbüs' ve 'silahla basit yaralama' gerekçesiyle 36 yıla kadar hapis cezası istenen yurt görevlisi H.K.'nın yargılanmasına Midyat Ağır Ceza Mahkemesi 'nde devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanık H.K., mağdur C.A., mağdur yakınları ve çok sayıda avukat katıldı.

EMNİYET: HER ZAMAN YANINIZDAYIZ
Yurtta kalan öğrencilere aynı zamanda Kur'an dersleri de veren sanık H.K.'nın adliyeye getirilmesi sırasında geniş güvenlik önlemlerinin alındı. Duruşmadan önce adliye koridorunda bekleyen C.A.'nın ailesine Midyat Emniyet Müdürlüğü yetkilileri yakın ilgi gösterdi. Ailenin yanına gelen bir polis yetkilisi, "Geçmiş olsun. Her zaman yanınızdayız" dedi.

C.A.'yı duruşmada Diyarbakır , Mardin ve Antalya Barolarına bağlı 16 avukat temsil etti. Duruşma salonunda sık sık gözyaşlarını tutamayan C.A.'nın annesi Ş.A.'yı ise duruşmayı izleyen Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan teselli etti.

Duruşma öncesi BDP Mardin teşkilatı, kadın dernekleri ve sivil toplum örgütleri Midyat Adliyesi önünde toplanarak eylem yaptı. Sabahın erken saatlerinde adliye önünde toplananlar 'Tecavüzcüleri korumak, tecavüzcülere ortak olmaktır' pankartı ile slogan attı. Gösteri sırasında sık sık 'Tecavüzcü zihniyet hesap verecek' sloganı atıldı.

Duruşma nedeniyle Adliye binası önünde toplanan aralarında DTK, Demokratik Özgür Kadın Harekatı, SES, KESK gibi sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu yaklaşık 100 kişilik grup Cumhuriyet Bulvarı'nda bulunan adliye binası önünde basın açıklaması yapmak istedi. Grup, Hükümet Konağı bahçesinde bulunan adliye binası önüne gitmek isterken, ana kapıda polis engeliyle karşılaştı.


SUÇ DELİLLERİ ARAŞTIRMAYA NİYE GÖNDERİLMEDİ?
Midyat İlçe Emniyet Müdürü Serdal Yurdagül ile grup arasında kısa süreli gerginlik yaşanırken Emniyet Müdürü Yurdagül, "Hükümet Konağı bahçesinde açıklama yapmak yasaktır" dedi. Bunun üzerine grup ana kapı önünde bir süre oturma eylemi yaptı. Eylem eylemi sonrası kalabalık ellerinde 'Tecavüzcüyü korumak tecavüze ortak olmaktır' yazılı pankartla sloganlar eşliğinde Hükümet Konağı'nın arka kapısına doğru yürüyüşe geçti. Grup adına açıklama yapan Peljin Kadın Merkezi'nde görevli sosyolog Zeynep Sipçik, "Böyle bir olayın yaşandığı bu yer neden halen kapatılmadı? 14 yaşındaki C.A.'nın savcıya verdiği ifadeye rağmen yurttan suç delili teşkil eden eşyalar araştırmaya gönderilmedi. Biz kadınlar ve olaya duyarlı kişiler olarak yargı sürecini takip edeceğimizi ve davanın seyrini etkileyecek her türlü olumsuz tutum ve davranışa karşı demokratik tavrımızı göstereceğimizi burdan bir kez daha olaya karşı duyarsız kalan tüm yetkililere ve kamuoyuna duyuyuyoruz" dedi.

Duruşma devam ederken dışarda bekleyen kalabalık ise taşlarla adliye binasının duvarındaki demir parmaklıklara vurarak ses çıkardı.

BAROLARIN KATILIM TALEBİ
Midyat Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma Antalya Barosu, Diyarbakır Barosu, Mardin Barosu, İnsan Hakları Derneği ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın davaya katılım talebinin alınması ile başladı. Mahkeme Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı dışındaki STK'ların davaya katılma talebini suçtan zarar görme ihtimalleri bulunmadığı gerekçesiyle reddetti. Bunun üzerine duruşmaya katılan avukatlar bireysel olarak davada avukatlık yapacaklarını söyledi.

"SANIK BİZİ TAHTA SOPA VE TERLİKLE DÖVÜYORDU"
Mahkeme daha sonra olayın olduğu yurtta öğrenci olarak bulunan İ.K.'nın tanık olarak ifadesini aldı. Olayın olduğu dönemde C.A.'nın kendisine olayları anlattığını belirten tanık İ.K., şunları söyledi:

"C. bana bunları anlatırken ciddi olarak anlatıyordu. Ben o dönemde yurtta öğrenci olarak kalıyordum. Sanık H.K. bizim Kuran dersine giriyordu. Kalorifer işine bakmıyordu. C., bana H.K.'nın kendisine sürekli olarak tecavüz ettiğini söylemişti. Geceyarısı lavaboya giderken odasına çağırdığını, kendisine masaj yapmasını söylediğini, ardından da kendisine tecavüz ettiğini söylemişti. C. bana bu olayları anlatırken yüzü kızarıyordu. Öğrencilerin Kuran dersi konusunda herhangi bir talebi yoktu. Sanık, hoca olduğu için Kuran dersine girmek mecburiydi. Yurdun kalorifer ve temizlik işlerini biz öğrenciler yapıyorduk. Yurt müdürü böyle talimat vermişti. Yurtta İmam Hatip okulunda öğretmenlik yapan kişiler de sürekli kalıyordu. Sanık bize ayrıca dini meselelerden bahsediyordu. Yurt Müdürü A. bize emniyette ifade vermememiz için baskı uygulamıştı. C.'nin olayı öğrenciler arasında konuşulunca herkes onunla alay etmeye başladı. Ben şu anda yurtta kalmıyorum. Sebebi C.'nin başına gelen olaydır. Olay tarihinde Yurt Müdürü A. bizi emniyete götürdü. Sanığı tutuklatacak tarzda ifade vermememizi söyledi. Sanık yaramazlık yaptığımız veya derslerimizde başarısız olduğumuz zaman bizi tahta sopa ve terlikle dövüyordu. Sanığın odası sürekli kapalıydı. C. bir arkadaşı ile yatakhanede tartışmıştı. Bunun üzerine sanık C.'yi tahta sopayla dövdü ve sopayı sırtında kırdı."

"OĞLUM HAKİM OLACAKTI"
Duruşmada söz verilen C.A.'nın babası V.A., "Sanık benim çocuğumun hayatını bitirmiştir. Ben de çocuğumun sizler gibi hakim olmasını istiyordum. Benim cemaate zarar verme gibi bir düşüncem yoktur. Yurt Müdürü A. hala beni arıyor. T.T. isimli biri bir önceki duruşmanın yapılacağı gün beni aradı. Kendisini Gaziantep ... Yurt Müdürü olarak tanıttı. Çocuğuma yardımcı olacağını, okutacağını söyledi. Gelip senin çayını içeceğiz, telefonda bunlar konuşulmaz. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" dedi.

POLİS MEMURU DA BASKI YAPTI
Daha sonra söz hakkı verilen C.A.'nın annesi Ş.A. ise, "Bizim hayatımızı mahvettiler. Olaydan sonra yurt müdürü arabasıyla oğlum ve ben hastaneye gitmiştik. Arabada çocuğumu okutacaklarını, kocama söylemememi ve bu işi aramızda halledeceğimizi söyledi. Ayrıca hastanede yoğun bakım önünde ismini Hilmi olarak bildiğim polis memuru ile A. bana ve oğluma baskı yaptı. Hilmi oğluma eğer bu olayları annen ve baban duyarsa kalpleri durur şeklinde söz söyledi" dedi.

Daha sonra söz alan C.A.'nın avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir, "Bu suçtan tüm toplum zarar görmüştür. Soruşturma eksik yürütülmüştür. Olay sonrası sanığın kimlerle telefonla görüştüğü araştırılmamıştır. Sanığın porno içerikli filmler izlettiği söylenen bilgisayarı incelenmemiştir. Sanık kaçarken polisin telefonla araması üzerine gelip ifade vermiştir. 15 yaşından küçük çocukların cinsel istismarı sözkonusudur. Olay sonrası yurttan kaç öğrencinin ayrıldığının sorulmasını istiyoruz. Delillerin karartılması çabası olduğu açıktır. İnfial uyandıran bir suç sözkonusudur. Yurt Müdürü hakkında baskı kurduğu için suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz" dedi.
Söz verilen diğer müdahil avukatlar da sanığın tutukluk halinin devamına karar verilmesini istedi.

Duruşmanın sonunda savcı da, mağdurların olay nedeniyle ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığı ile ilgili raporun aldırılması için randevu gününün beklenmesi ve eksik evrakın tamamlanmasını talep etti. Savcı ayrıca, C.A. ve annesine baskı yaptığı iddia edilen polis memurunun da tanık olarak dinlenmesini istedi.

SANIK H.K: "İFTİRA ATILIYOR"
Sanık H.K. ise, "Bana iftira atıldığı için nasıl savunma yapacağımı bilmiyorum. Olay tamamen iftiradır. Bu kadar öğrencinin arasında bu işin nasıl olabileceğini anlamıyorum" dedi.

Ardından söz alan sanık avukatı İhsan Özkan, "Dinlenen tanığın yönlendirildiğini düşünüyoruz. Tanık ilk başta sanığın yurtta hoca olduğunu, kaloriferci olmadığını söylemiştir. Katılan vekillerinin taleplerinin dosya ile bir ilgisi yoktur. Bu tür suçlarda iki delil olur. Biri doktor raporu, diğeri taraf beyanlarıdır. 6-7 kez bu şekilde bir eylemin olması halinde doktorun beyanına göre daha fazla iz kalması gerekiyor. Eylem olmuşsa kimin yaptığı şüphelidir. Müvekkil böyle bir suç işlemişse mağdurla iyi geçinmesi gerekirdi. Mağduru dövmemesi gerekirdi" dedi.

ANNE VE BABA SALONDAN ÇIKARILDI, C.A. SALONDA AĞLADI
Sanık avukatının konuşması sırasında C.A.'nın annesi Ş.A. yerinden kalkarak, "Sanık oğlumu deli etmişti. Sizi Allah'a havale ediyorum" diye bağırdı. Bunun üzerine C.A.'nın anne ve babası duruşma salonundan çıkarıldı. Anne ve babasının salondan çıkarıldığı sırada mağdur C.A.'nın ise ağlamaya başladığı görüldü. Mağdur C.A. da bunun üzerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı ile birlikte salondan dışarı çıkarıldı.

Sanık avukatının konuşması sırasında müdahil avukatları ile mahkeme heyeti arasında da gerginlik yaşandı. Mahkeme Başkanı bunun üzerine avukatları uyararak duruşmaya kısa bir süre ara verdi. Verilen aranın ardından avukatlar ve C.A. ile ailesi yeniden salona alındı.
Sanık avukatlarının savunmasının ardından duruşmaya kısa bir ara verdi. Ardından mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme mağdurların olay nedeniyle ruh ve beden sağlıklarının bozulup bozulmadığı ile ilgili raporlarının aldırılması için randevu gününün beklenmesine karar verdi.
Mahkeme, özel öğrenci yurdunda olay tarihinde Kuran dersi verilip verilmediğinin Milli Eğitim Müdürlüğü'ne sorulmasına da karar verdi. Mahkeme, Yurt Müdürü A.Ö. hakkında müdahil avukatları tarafından yapılan suç duyurusuna ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığı'na müzekkere yazılmasına da karar verdi. Mahkeme C.A. ve annesine baskı yaptığı öne sürülen polis memurunun tespit edilerek tanık olarak mahkemeye getirilmesi için yazı yazılmasına da hükmetti.

Olayla ilgili mağdur olduğu belirtilen 2 çocuk hakkında koruyucu ve önleyici tedbir alınması yönündeki talebi de kabul eden mahkeme, bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü'ne müzekkere yazılmasına karar verdi. Midyat Ağır Ceza Mahkemesi, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

Duruşmanın sona ermesinin ardından mağdur avukatlarından Reyhan Yalçındağ Baydemir, dışarıda bekleyen kalabalığın yanına gelerek bir açıklama yaptı. Bu çocukların sahipsiz olmadığını belirten Baydemir, "Sistemli bir biçimde tutuklu olan şahıs değil, nüfuz sahibi insanlar korunmaktadır. Savcılığın yaptığı soruşturmayı tanımıyoruz. Bunun takipçisi olacağız. Uluslasararası mahkemeler huzurunda bunun takipçisi olacağız. Bu çocuk tecavüzü suçunun tam anlamıyla soruşturulmasına dair hala sorumlular yerinde oturuyorsa ortada soru işaretleri var demektir" dedi.

DHA - Felat BOZARSLAN / Serdar SUNAR / Mehmet Halis İŞ


radikal'den

Hiç yorum yok: